Bir Film İzledim Ama Kitabını Okuyamadım... : Ağır Roman

Ağır roman adı üzerinde pek ağırdı, okumaya çalıştım ama kelimeler arasında kayboldum. Galiba en son "gılı gılı" diye bir adam beni kovalamaya başlamıştı...

Sonra filmi geldi, yaşasın izleyebildim! Çok güzeldi, bu akşam aklıma düştü işte yine izledim, yine de izlerim...

Kısaca konusundan bahsedersem, bir mahallede yaşanan acı tatlı olayları anlatıyor...  

Bu da muhteşem müziklerinden biri...

Can Sıkıntısının Sonuçları

Canınız sıkıldığında kendinizi eğlendirmek için bir şeyler yaparsınız. Mesela fazla vaktiniz yoksa TV veya film izleyebilirsiniz ya da müzik dinleyebilirsiniz. Ya da bu üçünü aynı anda yapabilirsiniz.

Biraz daha vakitli olanlar yeni bir dil öğrenmeye girişebilir, muhteşem ahçılar olabilir, üstün temizlikçi gücüne sahip olabilirler, saçma sapan fikirlerinden bir kitap bile yazabilirler ya da sevmedikleri insanlara uzun listeler boyunca küfredebilirler. Zevkli ve ucuz olanları bunlar. Parası olanlarsa dünyayı gezip, "ben ne şahane insanım" başlıklı bir blog açabilirler.

Tabi uzunlu kısalı vakitlerde açık saçık şeyler de yapılabilir; komşuyu ayartmak, sevgiliyi aldatmak vesaire vesaire...

Tüm bunların toplamında, isterseniz sıkıntınızdan alim olun, isterseniz dolandırıcı (Robin Hood bile olsanız) sıkıntınız sizi iyi bir insan yapmaz. 

İyi insan kimdir canlarım? Bunu işte ben de bilmiyorum!

Bir Kitap Daha Okudum: Hızlı Okuma -Tony Buzan

Çok bilgili, meraklı kadınım ya, şu kitaplarımı daha hızlı okuyayım diye kendimi geliştireyim istedim. Araştırdım bu konuda en iyisi Tony Buzan dediler, gittim aldım.

Canlarım hızlı okuma kitabını bitirmem 3 ayımı aldı!

Bir Kitap Okudum: Anna Karenina

Madame Bovary dedikten sonra Anna Karanina'yı unutmak olmaz.  Sonuçta benzer hikayeler... Tek farkı Anna Karanina her önüne gelene değil de sadece bir üniformalıya vurulmuştur. Ama tabiki aldatmanın cezası erkek yazarlarca her zaman ölümdür....

Bu arada bu kitap iki cilt (ya da kocaman bir cilt) ortalama 840 sayfa kadar... Diyeceksiniz ki ne aldatmaymış mübarek... Hayır Tolstoy arada dalıp konuyla alakasız bir sürü şey de anlatmıştır. Aslında sıksa buradan 3 kitap çıkardı. Niye zorlamış anlamadım...

Kitaptan:
Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.

Bir Kitap Okudum: Madame Bovary

Hazır kitap fuarından bahsetmişken okuduğum bir klasik romanın özetini de yazmak istedim. Madame Bovary!

Çok kısaca bir özet geçersem canı sıkılan Madame Bovary, önüne gelen herkesle kocasını boynuzlar. Demek ki neymiş, doktor karısı olmak sıkıntıyı geçirmeye yetmezmiş.

Kitap Fuarına Gittim!

Baktım bütün gazeteler bir kitap ekidir veriyor, neler oluyor dedim! Açtım baktım meğer bu yılki kitap fuarı başlamış...

Daha önce hiç kitap fuarına gitmemiştim, o yüzden karıştırıp baktım ne kitaplar var diye. Ben sıkı bir kitap kurduyumdur! Her neyse gözüme bir kaç kitap kestirdim, indirim de varmış fuara özel. Oh ne ala dedim.

Fuar günün özeti kar zarar dengesinde negatifteyim. Yani bu fuar işinden feci zarar ettim. 12 TL otopark (sadece bir saat için) 7 TL içeri giriş parası. Kitaplardan elde edilen 10 TL kazanç. Yani 9 TL içerdeyim... Bu fuar hiç de anlamlı olmadı benim için. Bir daha mı, gitmem!

En iyi işçiler

En iyi işçiler rüzgar ve su. Hiç durmaksizin çalışıyorlar ve sonuca ulaşıyorlar

Bugün 1 Nisan, Neşe Doluyor İnsan!

Tabi ki değil, bugün ayın 8 'i ki bende biliyorum öyle olduğunu. Ama bir haftadır sesim soluğum çıkmıyor. Olurda bir nisan balığı beni yakalar mı diye!

Bu güne kadar bana yapılan manasız ve saçma şakaları düşündükçe bu konuda nasıl haksız olabilirim ki? Bir bakalım neler yapmışlar....

1- arkadaşınız öldü, gelip teşhis edin
2- hastanedeyim kaza geçirdim
3- bir mafya babasından hamile kaldığıma dair dedikodu çıkarılması (insanlar hala beni 2 çocuklu biliyor sayelerinde)
4- 2 dönem okul dondurulması (yerime imza atmışlar....)
5- aktivist bir gruba üye yapılmam
6- telefon numaramın bir clubda bir manken tarafından dağıtılması....

Allah böyle arkadaşlardan insanı korusun. Bu yıl nasıl teyet geçtim hala şaşırıyorum.....

Carminho'ya Gittim, 5 Dakkaya Gelicem

İş Sanatta 22 Şubat Cuma günü Carminho varmış dediler, bir bilet aldım gittim. Bu İş Sanat acayip bir yer vesselam. Gelenlerde hala kürk giyen bile vardı...

Hanım kızımız çok samimi, çok keyifliydi. Çok sevdik, güzel bir 1,5 saat geçirdik.

Gerçi kendimi konser sonrasında  Pedro Almodovar filmi izlemiş gibi hissettim ve olur da bir gün yolum Lizbon'a düşerse ayayaaaa uuuuu şeklinde inleyerek onlarla anlaşabileceğimi düşünüyorum.

Sevgiler, saygılar efenim.

Sevgililer Günü Kutlu Olsuuun!

Geçen hafta beklenmeyen bir kaza sonucu sol elimin yüzük parmağını incittim ve parmağım şişerek kocaman oldu. Bir de üstelik morardı. Biliyorsunuz sol elin yüzük parmağına evlilik yüzüğü takılır. Hatta diyorlar ki bu parmaktan geçen bir damar doğrudan kalbe bağlanıyormuş.

Parmağımın da şişmesi ile iyice panik oldum. Yoksa bu bir işaret miydi? Kaç yaşıma gelmişim hala bir evlilik işareti görünmüyor ufukta, bir de bu parmağa hiç yüzük takamazsam ne olur!!!!

Böyle panikle geçen bir haftadan sonra parmağımın şişi indi ve 14 şubat sevgililer günü geldi çattı. Evet ama hala ufukta bir sevgili görünmüyor!

Çok minik tatlı bir not: salgın nedeniyle grip oldum. Görünen o ki bu hafta sadece yatağımla bir ilişki yaşayabileceğim....

Hayat Kimin İçin Kısa?

Şöyle bir geyik dönüyor internette:

Neymiş efendim, hayat USB'yi güvenle çıkarmak için çok kısaymış. Adamın aykırılığı anca bu kadar!

Millet dünya korusun, hayvan hakları korunsun, kadın hakları korunsun diye çabalar verip, organizasyonlar yaparken; bu arkadaşımız "soğuk füzyon çalışmaları yapıyor", "marsta hayat var mı onu araştırıyor" o yüzden çok yoğun böyle ufak tefek şeylere vakit ayıramıyor.

İlişkiler...

Sevgili edindim kendime, yıl sonu nedeniyle indirim varmış. Koşarak gittim aldım. Ama şansa bakın ki nar misali, bir tane aldım eve geldim bin tane oldu! Dır dır vır vır, yok ne yapıyorsun ne düşünüyorsun, nereye gideceksin bır bır bır

Dayanamadım sonunda, ben dedim kedi gibiyimdir. Evine alırsın, sana benim insanım diyene kadar yavaş yavaş alışır, sonra da bir daha bırakmaz! Sen böyle başladın üç gün sonra aşkım bitti diye de geyik yaparsın. Ama üç gün sonra bir kediyi kapıya koyarsan yaşayamaz.

Başlamadan bitirdik, iade ettim bende. %20 komisyon kestiler...

Bir Film İzledim: Life of Pi - Pi'nin Hayatı

Life of Pi: dediler 3 boyutlu film, muhteşem görsellik gidip bakalım neler var neler yok. Vallahi siz sordunuz ben söylüyorum: böyle bir yokluk görülmemiştir!

Aç, susuz ve kıyafetsiz geçen bir film! Filmin sonunda öyle zayıflıyorlar ki, zayıflama reçetelerinin peşine düşebilecek bir ordu olabilir. Yazık olmuş oyunculara dedim bittiğinde...

Bakınız resimden de anlaşılabiliyor...