Boş Bilen Kadın der ki: Sevin ve Sevilin!

30.5.14

Bu Resimde Anlatılmak İstenen: Venüs Doğarkene


Şimdi baştan bir kere kabul edelim: Bazı insanların hayal gücü senden, benden geniş! İşte bu da öyle bir resim...

Ressam her gecenin dibinde, sabaha karşı evine dönerken Venüs'ü görür (yani gezegeni) artık o minicik ışığa baka baka zihninde neler canlandıysa da oturur bunu çizer.

Bu resimde ayrıca ressamın içindeki edepsizle, iffetliyi birbirleri ile savaşırken de görüyoruz. Bir yandan Venüs'ün üzerini örtmeye çalışırken diğer yandan üfürerek eteklerini uçurmaya çalışmaktadır.

21.5.14

Sakalım Yok ki Sözüm Dinlensin Derken...

İnsanların beni dinlemediğini fark ediyorum. Artık çok konuştuğumdan mıdır, yoksa boş konuştuğumdan mıdır; yoksa sesimi duyamayıp, duymaya çalışmaktan yorulduklarından mıdır; yoksa sakalım olmadığından mıdır; yoksa Allah bilir nedendir bilemiyorum. Seçenek çok, seç beğen al!

Arada bir de olsa faydalı şeyler söylediğimde oluyor, ama iş işten geçtikten sonra "ben dediydim"in bir kıymeti kalmıyor.

Ben yine kıymetli aklımla bu işi sakalımın olmamasına verdim ve kendime takma sakal ararken başıma ne işler geldi canlarım. Çenemde minik bir tepecik "üzülme ben sakal görevi görürüm" diyerekten büyümeye başladı. Bende pek sivilce çıkmaz ama çıkıncada şöyle der "hani on yıl hiç çıkmamıştım ya, hah işte bunu onun yerine say!" Bir acı, bir acı çekilir gibi değil...

Amma velakin bu büyücekin bir etkisi de var tabi. Böylece insanlar devasa sivilceme bakıp, beni fark edebilecekler ve bende o arada onların bilinç altlarına çeşitli gizli mesajlar yerleştirebileceğim. Büyütüp şöyle bir şey yapmayı hedefliyorum:

(5000 yıl hatırlanırım belki de!)

12.5.14

Kurumsal Kümes

Şu iki yumurta arası fark göz doldurucu. Ama gariptir ki her ikisi de aynı 30 luk paketten çıktı. 

Bu durumda "daha büyük olsun, performans göstereyim" diyen tavuk boş yere mi kıçını yırtmıştır?


Bu tavuklar şirketlerin her şeyi bilen İK'cıları ile karşılaşsalardı küçük yumurtlayan tavuk için kesin "enerjisi düşük" diye hemen yaftayı yapıştırırlardı. Kıçını yırtmıyor ya o bakımdan...

Operasyon yönetimi başkanı görseydi (vays prezidınt, nays presidınt) küçüğün seri üretimde olup olmadığına bakardı. Belki büyük bir tane için kıçını yırtarken diğeri küçük küçük 30 taneyi yapıveriyordur?

Büyük yumurtlayan tavuk ve kıçı hakkında hemen dedikodu başlar ve kıçını nasıl büyüttüğüne dair hikayelerle mobbingin anası anılırdı. (Bkz çocuğuna mobbing ismini koyan yenilikçi ana-babalar)

İç iletişim büyük yumurtaya hemen kuluçkaya yatarken, kurumsal iletişimciler "yeşil sertifikası alınır da PR olur mu bundan acep?" diye hemen fal bakmaya girişirlerdi.

Pazarlama bu büyük yumurtayı daha sonra delil olarak kullanmak için saklar, satışsa kıskançlıktan çatlardı.

Finans ve muhasebe "ne yumurtası yaaa" dan öteye gitmezlerdi...


5.5.14

Hikayenin Aslı: La Fonten

La Fonten ya da dünyaca bilinen adıyla "Jean de La Fontaine" muhteşem bir masalcıdır. Aslında masaldan daha fazlasını anlatmak istemiş ama tabi "karşında kiminle konuşuyorsan o kadar anlaşılırsın" hesabı biz onu masal bildik.

La Fontenin masallarının ilham kaynağını kimse bilmez canlarım. Ama ben sizin için araştırdım, 1600 lü yıllara döndüm, o dönemdeki eserleri fellik fellik taradım ve anladım. La Fonten tabi ki sadece masal anlatmıyordu, satır aralarını okuduğunuzda sizde şaşıracaksınız!

Adamcağız o kadar dolmuştu ki 238 tane masalla içinden ne geçiyorsa anlatmış, ama döt korkusundan olsa gerek hepsini hayvanlı mayvanlı masalların içine saklamış.

Örneğin karga ve tilki hikayesine bakalım. Karga müstakbel kaynanasını temsil etmektedir. Peynir La Fonten'in gönül koyduğu tazeciktir. Kaynana kızını ne idüğü belirsiz hayvanlarla konuşan bu adama haliyle vermek istememiş, yüksek bir dala çıkıp peyniri saklamıştır. Kızı ne hoşsa, anası o derece cadıdır. Sesi yüksek, emreder ve korkutucudur. La Fonten burada sinsilik ve kurnazlıkla yaklaştığından olsa gerek, kendisini tilki sanmaktadır. Kaynanaya methiyeler düzerek kızını çalmayı başarmıştır.

Şimdi siz böyle bir olay yaşayın da bunu açık açık yazın değil mi canlarım, ne mümkün! O kaynana gelir gözünüzü oyar vallahi!

La Fonten'i de sevgiyle andıktan sonra ünlü bir Türk şarkıcımızın, anlamlı bir şarkısıyla La Fonteni ne derece hoş andığını da hatırlatmak isterim:

Ne demiş sevgili Murat Dalkılıç "Nasıl bir ses tonun var / Ne söylesen masal gelir La Fontaine'den"...


La Fonten Murat Dalkılıç Yeni Klip paylaşan: SenUnutma